Konsültasyon istemek kimin görevi ?

Ilayda

New member
Konsültasyon İstemek: Kimin Görevi, Kimin Kararı?

Bir sabah, Elif ve Baran ofislerinin camlarından dışarıya bakarak birbirlerini izliyorlardı. Elif, yeni bir projeye başlamadan önce fikir alışverişi yapmanın ne kadar önemli olduğunu biliyordu, ama Baran her zaman hızlıca harekete geçmeyi tercih ediyordu. Bu sabah ise işler biraz farklıydı. Baran, Elif’in ilgisini çekmeye çalışırken, Elif ise kaybolmuş bir fikri bulmaya çalışıyordu.

"Baran," dedi Elif, hafifçe gülümsedi ve bilgisayarını kapattı. "Birçok projede olduğu gibi, bu kez de konsültasyon yapalım mı? Yani, bence bizden daha deneyimli birine danışmamız gerekebilir."

Baran, hemen başını salladı. "Evet, ama hepimizi bu kadar zaman harcayarak fikir almak için beklemek zorunda mı bırakıyoruz? Bence işi hızla çözmeliyiz," dedi. Ama Elif, her zaman stratejilerin üzerinde daha fazla düşünürken, ne zaman başkalarına danışmanın gerçekten zaman kazandırabileceğini biliyordu.

İşte tam o anda, farklı düşünme biçimlerinin ve toplumsal rollerin nasıl etkili olabileceğini düşündüğüm bir günün başlangıcıydı.

Konsültasyonun Tarihsel Yolu: Kimi, Ne Zaman İster?

Geçmişte, kararlar genellikle güç odaklıydı ve çok az kişi başkalarından tavsiye almak için zaman harcıyordu. Hükümdarların, kralların ve üst düzey yöneticilerin, çoğunlukla kendi stratejik görüşlerine güvenmesi beklenirdi. Ancak toplumların dönüşümüyle birlikte, insanların dışarıdan rehberlik alması gerektiği fikri yavaşça yerleşmeye başladı.

Hikâyemizde, bir zamanlar bir krallıkta çalışan hükümet danışmanlarının hikâyesini düşünün. Bu danışmanlar, kralların ve hükümdarların kararlar alırken yardımcı olurlardı. Ama zamanla, halkın da fikirlerini almak, daha geniş toplumsal katılım ve insanlara değer verme fikri güçlendi. Bu evrim, şirketlerin ve organizasyonların nasıl yönetildiğini, hatta modern toplumların işleyişini etkiledi.

Ancak, konsültasyon istemek sadece yönetimle sınırlı değil. Her birey, bir konuda doğru kararlar alırken başkalarından tavsiye almayı bir seçenek olarak görür. Ama kimin, ne zaman ve nasıl bu yardımı talep etmesi gerektiği, hala toplumsal bir sorudur.

Elif ve Baran: Farklı Yaklaşımlar, Aynı Sonuçlar mı?

Elif, her zaman insanları anlamak ve onların duygusal ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak isteyen biri olmuştur. Bir lider olarak, çoğu zaman empatik bir yaklaşım sergiler. İnsanların yaşadığı zorlukları anlamak, onlar için bir çözüm geliştirmek ve nihayetinde başarıya ulaşmak... Tüm bunlar için bazen başkalarına danışmak ve onları sürece dahil etmek gerektiğine inanıyordu.

Baran ise daha stratejik bir bakış açısına sahipti. “Zaman kaybı,” diye düşündü sık sık. O, problemi hızla tespit etmek ve çözmek için daha doğrudan bir yol seçmeyi tercih ederdi. Elif ile sık sık fikir ayrılığına düşmelerinin nedeni de buydu. Elif, danışmanın gücüne inanırken, Baran, fazladan konuşmaların sadece işi yavaşlattığını düşünüyordu.

Bir gün, bir projede fikir ayrılığına düştüklerinde, Elif, Baran’a şöyle dedi: “Bazen hız ve strateji, gözden kaçan fırsatları kaçırmanıza sebep olabilir. Eğer doğru soruları sormadan ilerlerseniz, başta doğru bir çözüm gibi görünse de, sonunda daha büyük bir soruna yol açabilir.”

Baran, biraz durakladı. "Bunu söyleseydin," dedi, "belki de hemen harekete geçmezdim." Ama ikisinin de sonunda aynı noktada buluşmaları ilginçti: Başkalarından danışmanlık almak, bazen en hızlı çözüm olabilir.

Toplumsal Cinsiyet Rolleri: Konsültasyonun Dinamikleri

Erkeklerin çözüm odaklı ve stratejik bakış açıları ile kadınların empatik ve ilişki odaklı yaklaşımlarını konuya dahil etmek, bazen bizi yanlış yönlendirebilir. Genellikle toplumsal olarak, erkeklerin daha çok “proaktif” ve “çözüm odaklı” olduğu düşünülürken, kadınların ise “duygusal” ve “ilişkisel” bir perspektife sahip oldukları varsayılır. Ama bu her zaman geçerli değil. Elif ve Baran’ın hikâyesi, bu klişelere meydan okuyan bir örnek teşkil ediyor. Çünkü Elif, ne zaman stratejik bir yaklaşım sergilese de, insan ilişkilerini ve dinamiklerini göz önünde bulundurur. Baran ise çözüm odaklı olduğu kadar, bazen bir insanın yaşadığı zorlukları anlamadan ilerlemek istemezdi.

Konsültasyon istemek, bazen toplumun bizden beklediği bir davranış şekli olur. Başka bir deyişle, toplumlar, kadınlardan başkalarını dinlemelerini ve empati göstermelerini beklerken, erkeklerden çözüm aramayı ve hızla hareket etmeyi bekler. Ancak hem kadınlar hem de erkekler, bu rollerin dışında daha çok kişisel eğilimlerine göre hareket ederler. Elif ve Baran’ın tartışması, bu bakış açılarını sorgulamamıza neden oluyor. Birinin danışmanlık almak istemesi, yalnızca cinsiyete dayalı değil, kişinin ruh haline, bulunduğu duruma ve gelecekteki hedeflerine de bağlıdır.

Konsültasyon İstemek: Hangi Durumda, Kimin Görevi?

Konsültasyon istemek, aslında sadece bir görev değil, aynı zamanda bir sorumluluktur. İyi bir lider ya da çalışan, ne zaman yardım alması gerektiğini ve ne zaman kendi başına hareket etmesi gerektiğini bilmelidir. Konsültasyonun, daha derin bir anlayış gerektiren bir eylem olduğuna inanıyorum. Bazen tek bir kişi, bir konuda daha fazla deneyime sahip olabilir. Diğer zamanlarda ise bir grup, daha farklı bakış açılarıyla çözüm üretebilir.

Hikâyemizde, Elif ve Baran’ın, işlerini başarıyla tamamlarken gösterdikleri farklı yaklaşımlar, her birimizin iş hayatında karşılaştığı bir durumu simgeliyor. Herkesin danışmaya veya yardım istemeye ihtiyacı vardır, ancak doğru zamanlama ve doğru kişilerle yapılması çok önemlidir.

Sizce, liderlik ve karar alma sürecinde konsültasyon istemek sadece bir görev midir? Her durumda başka birinin görüşünü almak gerçekten zaman kazandırır mı, yoksa bazen işleri yavaşlatır mı?
 
Üst