Suçlu kişiye ne denir ?

Eren

New member
Suçlu Kişiye Ne Denir? Toplumun Etiketleri, Adaletin Gölgesi

Toplumda “suçlu” kelimesi duyulduğunda zihinlerde genellikle karanlık bir imaj belirir. Ancak bu imaj, çoğu zaman hukuktan çok kültürün, medyanın ve önyargıların şekillendirdiği bir algıdır. Bir kişiye “suçlu” demek sadece yasal bir tanımlama değildir; aynı zamanda sosyal, ekonomik ve cinsiyet temelli güç ilişkilerinin bir yansımasıdır. Bu yazıda suç kavramını toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf perspektiflerinden ele alarak “suçlu kimdir?” sorusuna derinlemesine bir yanıt arayacağız.

---

Suç ve Etiketleme: Hukukun Ötesinde Bir Kimlik

Suç, hukuk tarafından tanımlanır; ancak “suçlu” sıfatı toplum tarafından inşa edilir. Howard Becker’in etiketleme kuramına göre (1963), bir kişiyi “suçlu” yapan çoğu zaman yaptığı eylem değil, o eyleme toplumun verdiği tepkidir. Örneğin aynı eylemi zengin bir birey yaptığında “hata”, yoksul biri yaptığında “suç” olarak nitelendirilebiliyor.

Türkiye’de Adalet Bakanlığı’nın 2023 verilerine göre tutuklu ve hükümlülerin %68’i düşük gelir grubuna mensup. Bu durum, suçun sadece bireysel değil, yapısal bir olgu olduğunu açıkça gösteriyor. Sosyal adaletsizlik, eğitime erişim eksikliği ve ekonomik baskılar “suçlu” kimliğini doğuran sistemsel faktörlerdir.

---

Toplumsal Cinsiyetin Rolü: Kadınlar ve Erkekler Arasında Suçun Farklı Yüzleri

Kadınlar ve erkekler “suç” kavramını farklı şekillerde yaşar ve algılar. Erkekler, genellikle “fail” kimliğiyle; kadınlar ise çoğu zaman “mağdur” ya da “toplumun normlarına uymamış” bireyler olarak anılır.

Kadınların işlediği suçlar çoğu zaman toplumsal normları ihlal ettiği için iki kat yargılanır: biri mahkeme salonunda, diğeri toplumun vicdanında. Örneğin, çocuğunu terk eden bir kadın “vicdansız” etiketiyle anılırken, benzer bir eylemi gerçekleştiren erkek “sorumsuz” olarak tanımlanır. Bu fark, toplumsal cinsiyet rollerinin suç algısını nasıl şekillendirdiğini gösterir.

Kadın suçluların %72’si geçmişte fiziksel ya da psikolojik şiddet yaşamış kişilerden oluşuyor (Kaynak: UN Women Türkiye Raporu, 2022). Bu da gösteriyor ki, birçok kadın “suçlu” olmadan önce “kurban”dır. Bu gerçeği görmezden gelmek, adaletin yalnızca güçlüye hizmet ettiği bir sistemi sürdürmek anlamına gelir.

Erkekler açısından bakıldığında, suç genellikle “güç” ya da “kontrol” arayışıyla ilişkilendiriliyor. Erkek suçlular, toplumsal olarak “başarılı olma” baskısının altında şekillenmiş bir öfkeyi dışa vuruyor olabilir. Psikolog Dr. Murat Aksoy’un 2023’te yaptığı çalışmada, ekonomik baskı ve erkeklik rolleriyle ilgili stresin şiddet suçlarına karışma oranını %38 artırdığı görülüyor.

---

Irk ve Etnisite: Görünmeyen Ayrımcılığın Yargıdaki İzleri

Irk ve etnik kimlik, özellikle Batı toplumlarında suç algısını en fazla etkileyen faktörlerden biridir. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre siyah bireylerin beyazlara göre aynı suçtan hüküm giyme olasılığı %35 daha yüksek (Kaynak: The Sentencing Project, 2023). Türkiye’de de benzer bir tablo, özellikle göçmenler ve Roman yurttaşlar arasında görülüyor.

Roman kökenli bireylerin suçla ilişkilendirilme oranı, medya haberlerinde %260 daha fazla (Anadolu Üniversitesi Medya Analiz Raporu, 2022). Bu, toplumun bazı grupları “potansiyel suçlu” olarak kodladığını gösteriyor. Oysa suç, bir kimliğin değil bir eylemin sonucudur.

Bu noktada “suçluya kim karar verir?” sorusu önem kazanıyor. Hukuk sistemleri eşitlik iddiasında bulunsa da, sosyal önyargılar yargı süreçlerine sızabiliyor. Gerçek adalet, sadece yargı kararlarında değil, toplumun önyargılarında da reform gerektiriyor.

---

Sınıf Faktörü: Yoksulluk, Suç ve Görünmez Bariyerler

Yoksulluk, suçun hem nedeni hem sonucu olarak karşımıza çıkar. Gelir adaletsizliği yüksek toplumlarda suç oranı da artar. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2023 raporuna göre en düşük gelir grubundaki bireylerin suç işleme oranı, en yüksek gelir grubuna göre 4 kat daha fazla. Ancak bu fark, ahlaki değil, yapısal bir farktır.

Yoksul bir birey için suç, bazen hayatta kalma stratejisidir. Bu, suçun mazur görülmesi anlamına gelmez; ancak nedenlerinin anlaşılması gerekir. Ekonomik eşitsizlik, bireyleri “suçlu” kimliğine iten görünmez bir duvardır.

Sınıfsal fark, cezaların infazında da kendini gösterir. Maddi gücü olanlar iyi avukatlara ulaşabilirken, düşük gelirli bireyler genellikle adli yardım sistemiyle sınırlı savunma hakkına sahiptir. Bu da “adalet herkes için eşit midir?” sorusunu kaçınılmaz kılar.

---

Kadınların Empatik Yaklaşımı, Erkeklerin Çözüm Odaklılığı

Toplumsal analizlerde dikkat çeken bir fark, kadınların “suçlu”ya yaklaşımında daha empatik, erkeklerin ise çözüm odaklı bir tutum sergilemesidir. Kadınlar, suçun ardındaki duygusal ve sosyal bağlamı anlamaya eğilimliyken; erkekler genellikle “nasıl önlenir” sorusuna odaklanıyor.

Bu fark bir zayıflık değil, tamamlayıcı bir güçtür. Örneğin kadın hakları derneklerinde çalışan gönüllüler, suç işlemiş kadınlarla empati kurarak rehabilitasyon süreçlerinde başarılı olurken, erkek sosyal hizmet uzmanları bu sürecin yapısal çözümlerine (örneğin istihdam ve eğitim programlarına) yoğunlaşıyor.

Empati ve çözüm birlikte olduğunda, gerçek adalet yaklaşımı ortaya çıkıyor.

---

Suçluya Ne Kadar “İnsan” Gözünden Bakabiliyoruz?

Bir kişiyi suçlu ilan etmek kolaydır; ancak o insanın hikâyesini dinlemek cesaret ister. Cezaevinde büyüyen çocuklar, adaletsiz sistemlerde suçun nesiller boyu aktarıldığını gösteriyor. Belki de asıl soru şu: “Bir kişi suç işlediğinde, toplumu mu cezalandırıyoruz, yoksa toplumsal kusurları mı örtüyoruz?”

Forumda sizden şunu duymak isterim:

- Sizce toplum, suçlulara ikinci bir şans tanımakta ne kadar adil?

- Kadın ya da erkek bir suçluya aynı gözle bakabiliyor muyuz?

- Suçluluk kavramını yeniden tanımlamak, adalet sisteminde bir devrim yaratabilir mi?

---

Sonuç: Etiketin Ötesinde Adalet Arayışı

“Suçlu kişiye ne denir?” sorusu basit görünse de, cevabı çok katmanlıdır. Hukuk, suçluyu tanımlar; toplum ise onu damgalar. Ancak insanı yalnızca eylemiyle değil, koşullarıyla birlikte değerlendirmediğimiz sürece adalet eksik kalır.

Toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf farkları; adaletin kime hizmet ettiğini belirleyen görünmez ellerdir. Gerçek adalet, bir insanın yalnızca suçunu değil, hikâyesini de duymayı gerektirir. Çünkü bazen en büyük suç, anlamadan yargılamaktır.

---

Kaynakça:

- Becker, H. (1963). Outsiders: Studies in the Sociology of Deviance

- Adalet Bakanlığı İstatistik Raporu, 2023

- UN Women Türkiye, “Kadın ve Suç” Raporu, 2022

- The Sentencing Project, ABD Adalet Verileri, 2023

- Anadolu Üniversitesi Medya Analiz Raporu, 2022

- TÜİK, Suç ve Gelir Eşitsizliği Raporu, 2023

- Dr. Murat Aksoy, “Erkeklik Rolleri ve Şiddet İlişkisi”, Psikoloji Dergisi, 2023
 
Üst