Kişilik nedir kpss ?

Ilayda

New member
Kişilik Nedir? Bir Hikâye Üzerinden Anlamak

Bir akşam, eski bir kütüphanede rastgele bir kitap karıştırırken, gözlerim birden eski bir haritaya takıldı. Haritanın tam ortasında, "Kişilik" kelimesi yazıyordu. Merak ettim, "Kişilik nedir, aslında tam olarak nasıl bir şeydir?" diye sordum kendi kendime. O an, bir anı gözümde canlanıverdi. Bir grup insanın, hayatta farklı yolları takip ederek birbirlerini nasıl tamamladığını düşündüm. Ve işte bu düşünceden yola çıkarak, kişiliği anlamamıza yardımcı olacak bir hikâye anlatmak istiyorum.

Düşünün ki, üç farklı karakter, üç farklı yolculuğa çıkıyorlar. Her biri, toplumsal yapılar, geçmiş deneyimler ve kendi içsel benlikleriyle mücadele ediyor. Biri bir lider olarak biliniyor, diğeri bir problem çözücüsü, diğeri ise herkesin duygularını anlayan bir arkadaş. Bu yolculuk, kişilikleri keşfetmek ve anlamak için bir fırsat olacak.

Yolculuğun Başlangıcı: Ayşe'nin Empatik Duruşu

Ayşe, küçük bir kasabada büyüyen bir öğretmendi. Herkesin ona "Ayşe öğretmen" dediği, sevilen ve saygı duyulan biri olmasının sebebi, insanları anlamasıydı. Kasabanın çocukları, sıkça öğretmenlerinin odasına gelir, ağlayarak, dertleşerek, içlerindeki sorunları paylaşırdı. Ayşe, her zaman onları dinler, gerektiğinde bir omuz olur, ama hiçbir zaman onları yargılamazdı. Empati, onun en güçlü kişilik özelliğiydi.

Bir gün, kasabaya yeni bir okul müdürü atanmıştı. Müdür, çok stratejik ve çözüm odaklı biriydi. Herkes ona hayranlıkla bakıyordu. Öğrencilerin başarısını arttırmak için okuldaki tüm süreçleri değiştirecekti. Ayşe, müdürün görüşlerini dinlerken, bir yanda öğrencilerinin duygusal ihtiyaçlarını, diğer yanda ise okulun verimliliğini düşündü. "Kişilik, sadece mantıklı düşünmekten ibaret değil," diye düşündü. "İnsanların kalplerine dokunmak gerek." Bu içsel çatışma, Ayşe'nin kişiliğinin nasıl şekillendiğini daha iyi anlamasına olanak tanıdı.

Ayşe'nin duygusal zekâsı, kasaba halkını birleştiren unsurlardan biriydi. Ancak, müdürün liderlik tarzı ona tam tersi bir düşünceyle yaklaşmasını sağlıyordu. Müdür, her zaman her şeyin stratejik yönünü ve çözüm odaklı bir bakış açısını ön planda tutuyordu. Ayşe, bu iki farklı yaklaşımı nasıl dengeleyeceğini düşünerek, kasabaya daha empatik bir yönetim tarzı sunmaya çalıştı.

Stratejik Yaklaşım: Murat'ın Çözüm Odaklı Liderliği

Murat, kasabada uzun zamandır tanınan bir iş insanıydı. Onun kişiliği, her zaman mantıklı ve stratejik olma üzerine şekillenmişti. Çevresindeki herkes ona başvurur, ne zaman bir sorun çıksa, Murat çözüm önerirdi. O, dünyayı, bir sorunun nasıl çözüleceği ve nasıl ilerleyeceği üzerinden görüyordu. Bir iş problemini çözmek için "duyguların" öne çıkmasına yer yoktu. "Neden duyguları konuşuyoruz? Çözüme nasıl ulaşacağız?" diyerek, problemleri analiz eder ve anında çözüm önerirdi.

Murat'ın stratejik yaklaşımı, kasabada bazıları için çok faydalıydı. İş yerinde işler hızlıca düzeliyor, her şey "yoluna giriyordu". Ancak Ayşe'nin yaklaşımına kıyasla, insanları dinleme konusunda zayıftı. Bir gün, Ayşe ve Murat bir araya geldi. Kasaba halkının bazı bireysel sorunları vardı. Ayşe, bu sorunları anlayışla dinlerken, Murat'ın bakış açısı daha farklıydı. "Bir plan yapalım, bu insanlara nasıl yardım edebiliriz?" dedi Murat. Ayşe, "Ama onların duygusal ihtiyaçlarını da göz ardı etmemeliyiz, onları dinleyerek güven oluşturmalıyız," diye karşılık verdi.

Bu iki bakış açısı arasında geçen tartışma, kişiliğin toplumsal normlarla şekillendiğini gösterdi. Murat, daha çok stratejik bir yaklaşım benimsiyordu; çünkü toplum ona çözüm odaklı bir lider olmayı öğretmişti. Ayşe ise, duygusal zekâsını ve empati becerisini, toplumun iyiliği için kullanıyordu.

Kişilik ve Toplumsal Normlar: Ayşe ve Murat'ın Karşılaşması

Günler geçtikçe, Ayşe ve Murat, kasaba halkının farklı ihtiyaçlarına göre yollarını çizdiler. Ayşe, her zaman kasaba halkının duygusal yanlarını ön plana çıkarırken, Murat’ın mantıklı ve çözüm odaklı yaklaşımı da önemli sorunları çözüyor ve kasabayı bir adım ileriye taşıyordu. Bir gün, kasaba büyük bir krizle karşılaştı. Bir sel felaketi kasabanın altyapısını tahrip etmişti. Herkes ne yapacağını bilemiyordu. İşte bu noktada Ayşe ve Murat, karakterlerinin farklı yönleriyle devreye girdi.

Ayşe, kasaba halkına güven vermek için herkesi bir araya topladı, onları dinledi ve duygusal destek sağladı. Murat ise, felaketin hemen ardından çözüm üretmeye başladı: altyapıyı onarmak, yardımlar için lojistik planlar oluşturmak. Ayşe ve Murat, bu felakette birbirlerinin zıt ama tamamlayıcı yönleriyle güçlü bir ekip oldular. Her ikisi de, toplumda kişiliğin sadece bir özellikten ibaret olmadığını, aynı zamanda toplumsal yapıların, cinsiyet rollerinin ve kişisel deneyimlerin etkisiyle şekillendiğini fark ettiler.

Sonuç: Kişiliğin Evrimi ve Toplumla Bağlantısı

Hikayenin sonunda, Ayşe ve Murat, kasaba halkının farklı ihtiyaçlarına göre kişiliklerinin nasıl şekillendiğini anladılar. Kişilik, sadece bireysel bir özellik değil, toplumsal bir olgudur. Toplumsal yapılar, normlar ve geçmiş deneyimler, kişiliğimizin evriminde önemli rol oynar. Bu hikâye, bize kişiliğin çok boyutlu olduğunu ve bazen birbirinden çok farklı bakış açıları arasında denge kurarak bir toplumun gelişebileceğini gösteriyor.

Sizce, toplumsal yapıların kişiliğimiz üzerindeki etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Ayşe ve Murat gibi farklı kişilikler, toplumların gelişimine nasıl katkı sağlar?
 
Üst