hızla gelişen teknolojinin sunduğu yeni avantajların kötü ellerde de fonksiyonel olabildiğini maalesef nazaranbiliyoruz. Sayfaları yavaşlatan ve atak hedefli oluşturulan botlar, toplumsal medyada gerçek bireylermiş üzere görünen geçersiz ve otomatik yönetilen (bot) hesaplar ve politik tartışmalar ortaya çıkarma potansiyeli bulunan deepfake videoları buna örnek verebiliriz.
Özellikle de deepfake tarafına burada parantez açmak gerek. Çünkü kelam konusu teknoloji günümüzde daha epeyce eğlence alanında kullanılsa da bir noktada gerçeğinden ayırt edilemeyecek kaliteye ulaşacağı kesin. Pekala insanları kandırma potansiyeli bulunan bu teknoloji, yüz tanıma ile kapalılık sağlayan akıllı telefonlarımızı da yanıltabilir mi?
Cevap, yüz tanıma teknolojisinin çalışma mantığında bilinmeyen:
en çok bilinen iki telefon markası Apple ve Samsung’un yüz tanıma teknolojilerine bakarak bu hususa sıradançe ışık tutabiliriz. Samsung ile başlayalım:
Başta Samsung ve öteki android modellerde 2 boyutlu yüz tanıma kullanılıyordu. Pekala bu ne demek?
2 boyutlu yüz tanıma, yüzünüzü tarar lakin yüz halinizi 3 boyutluda olduğu üzere tahlil etmez. Yani kameranızdan tanıttığınız yüzünüz de kameraya gösterdiğiniz fotoğraf da iki boyutlu olarak kaydedilir. esasen bu yüzden telefonlardaki yüz tanıma sistemlerinin geçmişte yalnızca fotoğraflarla aşılabildiğini görüyorduk. Zira yüz bilginizi depolamada yalnızca ön kamera kullanılıyordu. Buna ek olarak makine tahsiliyle de bu sistem kullandıkça gelişiyordu.
Fakat ilerleyen vakit içinderda Samsung tehlikenin farkına vardı ve başta amiral gemisi modellerine kızılötesi LED yerleştirdi. Bu bağlamda 3 boyutlu sistemine geçildi ve daha yüksek güvenlik elde edildi. Ancak Samsung bunu yüz tanıma değil, iris tanıma olarak ortaya çıkardı. Galaxy S8 modellerinde gördüğümüz bu özelliğin fişi bir vakit daha sonra çekildi ve bahsetmiş olduğumiz sıradan yüz tanıma sistemine ek olarak parmak izi seçeneği sunuldu.
“3 boyutlu taramanın başkasından farkı ne?” diye soracak olursanız, kızılötesi LED, yüzünüze epey sayıda noktalar yansıtarak 3 boyutlu yüz haritanızı çıkarıyor ve bu sayede kilit açarken kameraya gösterilenin fotoğraf yahut görüntü olmadığı anlaşılıyor.
Zaman ortasında ‘fotoğrafla kilit açma’ konusunu daha az duymamızın niçini de bu; kızılötesi sensörlere geçmemiz:
bir daha de birden fazla modelde pek de güvenlik sağlamayan iki boyutlu yüz tanıma sistemlerini görmek mümkün. Bunların güvenliğini de bir daha makine tahsili sağlıyor.
Peki Apple ne yaptı?
Apple, iPhone tarihi için devrimsel atılımını iPhone X modeliyle yaptı. Kelam konusu modelde yıllardır her insanın alıştığı buton kaldırılınca Touch ID de ortadan kayboldu. Onun yerine kızılötesi sensör sayesinde çalışan Face ID ömrümüze girdi. Buradaki teknoloji de Samsung kısmında bahsetmiş olduğumiz üzere kızılötesi projeksiyonuna dayalı. bir daha burada 30 bin kadar minik nokta yüzünüze yansıtılıyor ve bir daha birebir biçimde yüz haritası oluşturularak güvenlik sağlanıyor. Bunun yanında Face ID, sakal ve gözlük üzere yüzünüzü bir nebze farklı kılan faktörlere de ahenk sağlıyor.
Peki tüm bunları deepfake’e nasıl bağlayabiliriz?
bahsetmiş olduğumiz iki boyutlu ve 3d yüz tarama içindeki fark, deepfake konusuna geldiğimizde biraz karıştırılıyor olabilir ancak durum aslında fotoğraf konusunda olduğu gibi. Her ne kadar öteki birinin 3 boyutluymuş üzere görünen gerçekçi görüntülerini oluştursanız da kamera bunu ekrandan goreceği için iki boyutlu olarak algılayacaktır. Yani yaygın olarak akıllı telefon dünyasında kullanılan sensörlerde durum bu biçimde.
Bu bağlamda kızılötesi ışık noktalarının 3 boyutlu deepfake görüntüsünden oluşturacağı manzara aşağıdaki üzere olacaktır.
Elle tutulur, 3d olan gerçekçi yüz modelleri elde edilmediği sürece -ki bu ziyadesiyle ürkütücü olurdu- deepfake, Face ID üzere kızılötesi teknolojiler için hiç de şiddetli bir rakip olmayacaktır. Bu güvenlik yardımıyla günümüzde yüz tanımayla alışveriş bile yapılabiliyor.
Peki ileride bunun makus maksatlı bireyler için aşılabilir bir hâl alacağını düşünüyor musunuz? Niyetlerinizi yorum kısmında paylaşabilirsiniz. Bunun yanında farklı şirketlerin yüz tanıma için farklı teknikler izlediğini, ancak deepfake konusu için bu ikisinin kâfi olduğunu belirtmeden bitirmeyelim.
Özellikle de deepfake tarafına burada parantez açmak gerek. Çünkü kelam konusu teknoloji günümüzde daha epeyce eğlence alanında kullanılsa da bir noktada gerçeğinden ayırt edilemeyecek kaliteye ulaşacağı kesin. Pekala insanları kandırma potansiyeli bulunan bu teknoloji, yüz tanıma ile kapalılık sağlayan akıllı telefonlarımızı da yanıltabilir mi?
Cevap, yüz tanıma teknolojisinin çalışma mantığında bilinmeyen:
en çok bilinen iki telefon markası Apple ve Samsung’un yüz tanıma teknolojilerine bakarak bu hususa sıradançe ışık tutabiliriz. Samsung ile başlayalım:
Başta Samsung ve öteki android modellerde 2 boyutlu yüz tanıma kullanılıyordu. Pekala bu ne demek?
2 boyutlu yüz tanıma, yüzünüzü tarar lakin yüz halinizi 3 boyutluda olduğu üzere tahlil etmez. Yani kameranızdan tanıttığınız yüzünüz de kameraya gösterdiğiniz fotoğraf da iki boyutlu olarak kaydedilir. esasen bu yüzden telefonlardaki yüz tanıma sistemlerinin geçmişte yalnızca fotoğraflarla aşılabildiğini görüyorduk. Zira yüz bilginizi depolamada yalnızca ön kamera kullanılıyordu. Buna ek olarak makine tahsiliyle de bu sistem kullandıkça gelişiyordu.
Fakat ilerleyen vakit içinderda Samsung tehlikenin farkına vardı ve başta amiral gemisi modellerine kızılötesi LED yerleştirdi. Bu bağlamda 3 boyutlu sistemine geçildi ve daha yüksek güvenlik elde edildi. Ancak Samsung bunu yüz tanıma değil, iris tanıma olarak ortaya çıkardı. Galaxy S8 modellerinde gördüğümüz bu özelliğin fişi bir vakit daha sonra çekildi ve bahsetmiş olduğumiz sıradan yüz tanıma sistemine ek olarak parmak izi seçeneği sunuldu.
“3 boyutlu taramanın başkasından farkı ne?” diye soracak olursanız, kızılötesi LED, yüzünüze epey sayıda noktalar yansıtarak 3 boyutlu yüz haritanızı çıkarıyor ve bu sayede kilit açarken kameraya gösterilenin fotoğraf yahut görüntü olmadığı anlaşılıyor.
Zaman ortasında ‘fotoğrafla kilit açma’ konusunu daha az duymamızın niçini de bu; kızılötesi sensörlere geçmemiz:
bir daha de birden fazla modelde pek de güvenlik sağlamayan iki boyutlu yüz tanıma sistemlerini görmek mümkün. Bunların güvenliğini de bir daha makine tahsili sağlıyor.
Peki Apple ne yaptı?
Apple, iPhone tarihi için devrimsel atılımını iPhone X modeliyle yaptı. Kelam konusu modelde yıllardır her insanın alıştığı buton kaldırılınca Touch ID de ortadan kayboldu. Onun yerine kızılötesi sensör sayesinde çalışan Face ID ömrümüze girdi. Buradaki teknoloji de Samsung kısmında bahsetmiş olduğumiz üzere kızılötesi projeksiyonuna dayalı. bir daha burada 30 bin kadar minik nokta yüzünüze yansıtılıyor ve bir daha birebir biçimde yüz haritası oluşturularak güvenlik sağlanıyor. Bunun yanında Face ID, sakal ve gözlük üzere yüzünüzü bir nebze farklı kılan faktörlere de ahenk sağlıyor.
Peki tüm bunları deepfake’e nasıl bağlayabiliriz?
bahsetmiş olduğumiz iki boyutlu ve 3d yüz tarama içindeki fark, deepfake konusuna geldiğimizde biraz karıştırılıyor olabilir ancak durum aslında fotoğraf konusunda olduğu gibi. Her ne kadar öteki birinin 3 boyutluymuş üzere görünen gerçekçi görüntülerini oluştursanız da kamera bunu ekrandan goreceği için iki boyutlu olarak algılayacaktır. Yani yaygın olarak akıllı telefon dünyasında kullanılan sensörlerde durum bu biçimde.
Bu bağlamda kızılötesi ışık noktalarının 3 boyutlu deepfake görüntüsünden oluşturacağı manzara aşağıdaki üzere olacaktır.
Elle tutulur, 3d olan gerçekçi yüz modelleri elde edilmediği sürece -ki bu ziyadesiyle ürkütücü olurdu- deepfake, Face ID üzere kızılötesi teknolojiler için hiç de şiddetli bir rakip olmayacaktır. Bu güvenlik yardımıyla günümüzde yüz tanımayla alışveriş bile yapılabiliyor.
Peki ileride bunun makus maksatlı bireyler için aşılabilir bir hâl alacağını düşünüyor musunuz? Niyetlerinizi yorum kısmında paylaşabilirsiniz. Bunun yanında farklı şirketlerin yüz tanıma için farklı teknikler izlediğini, ancak deepfake konusu için bu ikisinin kâfi olduğunu belirtmeden bitirmeyelim.
- Kaynaklar: PC World, Android Authority, Zbigatron
- Görsel kaynakları: Lifewire, Gizmodo