Eren
New member
Ev Hanımlarına Maaş Geliyor mu? Yoksa Yine “Yarınlara Ertelendi” mi?
“Yine mi maaş mevzusu?” diye homurdanan kocalar, kahve içip gözlerini kısarak haber başlıklarını okuyan anneler, ve tabii “Ay acaba başvuru linki nerede?” diye WhatsApp gruplarını karıştıran teyze tayfası… Evet, gündemimizde yine “çalışmayan ev hanımlarına maaş” konusu var. Kimine göre umut, kimine göre “aman yine seçim yaklaşıyor” sinyali. Ama gelin bu meseleyi biraz eğlenceli, biraz da gerçekçi bir forum havasında konuşalım. Çünkü hepimiz biliyoruz ki bu konuyu tartışırken sadece para değil, emek, adalet ve hatta mizah devreye giriyor.
---
1. Ev Hanımı Olmak: Mesai Bitmez, Mola Yok, Çay Soğur
Ev hanımı olmak “çalışmamak” değildir, bunu herkes bilir ama nedense kimse kabullenmek istemez. Sabah çocuk okula, eş işe, köpek dışarı, bulaşık makineye, çamaşır sepete... Liste sonsuz. Bir ev hanımı günde ortalama 12-14 saat çalışır ama maaşı yok, bordrosu yok, tatil hakkı yok. Oysa bir “çalışan” olarak tanımlansa, SGK priminden yıllık izin hakkına kadar her şey düzenlenebilirdi.
Bu noktada şu soruyu sormadan edemiyoruz: “Emeğin değeri neden fişle ölçülüyor da, görünmeyen iş yok sayılıyor?”
---
2. Erkekler Stratejik, Kadınlar Empatik – Ama Hayat Gerçekçi
Forumda biri “Hanım maaş alırsa bütçeyi ikiye böleriz, ben tasarruf planını yaparım” yazıyor; diğeri “O parayı görünce mutfağı komple yeniler, strateji falan kalmaz” diyor. İşte tam burada klasik yaklaşımlar devreye giriyor:
Erkek çözüm arıyor, kadın ilişki kuruyor.
Ama artık bu çizgiler de karıştı. Evde eşiyle birlikte yemek yapan, çocuğun ödevine yardım eden babalar da var; freelance çalışırken kocasıyla ortak bütçe tutan kadınlar da.
Bu maaş tartışması, aslında cinsiyet rollerinin değil, emeğin görünürlüğünün sınavı. Çünkü konu “kim ne kadar para alacak?” değil, “kim ne kadar değer görüyor?” sorusuna dayanıyor.
---
3. Maaş Mı, Sosyal Güvence Mi, Yoksa Psikolojik Destek Mi?
Ev hanımlarına maaş bağlanması fikri yeni değil. Zaman zaman gündeme geliyor, bazı ülkelerde (örneğin Kanada ve İtalya’da) ev içi emeği destekleyen yardımlar bile mevcut. Türkiye’de ise tartışma genellikle “devletin bütçesi” veya “çalışma tanımı” üzerinden dönüyor.
Ama çoğu ev hanımı için mesele para değil.
Birçoğu “Değer görmek istiyorum” diyor.
Bazıları ise “Evden sigorta ödeyebilsem yeter” diyor.
Yani mesele maaş değil, statü, güvence ve saygı.
Belki de çözüm, her ev hanımının sosyal sigorta sistemine dahil edilmesi, primlerinin devlet tarafından desteklenmesi. Bu hem psikolojik hem ekonomik olarak sürdürülebilir bir çözüm olurdu.
---
4. “Evde Oturuyorsun” Diyenlere Selam Olsun!
Forumlarda en çok tepki alan cümle: “Evde oturuyorsun, ne işin var yorulacak?”
Bir kullanıcı cevap vermiş:
> “Evde oturuyorum ama yerime başka biri otursun, ben maaşını ona veririm!”
> Bu yorum binlerce beğeni almış. Çünkü herkes biliyor ki “evde oturmak”, “hiçbir şey yapmamak” anlamına gelmiyor.
> Çocuk yetiştirmek, hasta bakmak, yemek yapmak, evin bütçesini çevirmek, duygusal dengeyi korumak… Bunların hepsi ücretsiz ama hayati işler.
> Eğer bu işlerin hepsine bir fiyat biçilebilseydi, ortalama bir ev hanımının yıllık geliri 400-500 bin TL’yi bulurdu.
> Yani aslında “çalışmayan” değil, “ücretsiz çalışan” bir kesimden bahsediyoruz.
---
5. Peki Maaş Gelirse Ne Olur?
İyimser senaryo: Kadınlar kendi ekonomik özgürlüklerini kazanır, ev içinde daha adil bir paylaşım başlar, tüketim değil üretim artar.
Kötümser senaryo: Bazı çevreler bu maaşı “sus payı” olarak görür, çalışma hayatına katılım azalır.
Ama belki de gerçek ortada bir yerde.
Çünkü bir forum kullanıcısının dediği gibi:
> “Bu para kimseyi zengin etmez ama kimseyi çaresiz de bırakmaz.”
> Önemli olan, bu maaşın kadınların hayatında bir nefes alanı açması.
> Yani kimseye “evde otur” dememeli; aksine “ne istersen onu yapabil” demeli.
---
6. Forum Sohbetinden Gerçek Hayata: Çaylar Demlensin, Konu Derinleşsin
Bir evde sabah kahvaltısında konuşulan bu mesele, aslında toplumun geleceğini belirliyor. Çünkü ekonomik bağımsızlık sadece cebinde para olması değil; karar verebilme özgürlüğü anlamına geliyor.
Ev hanımlarına maaş bağlanması, sadece bir sosyal politika değil, bir toplumsal farkındalık projesi olabilir.
Bir anne “Benim emeğim de değerliymiş” dediğinde, bir çocuk “Annem çalışmıyor değil, çok çalışıyor” diyebildiğinde toplum bir adım ileri gider.
---
7. Son Söz: Para Değil, Değer Üzerine Konuşalım
Ev hanımlarına maaş bağlanması tartışması aslında şu gerçeği gösteriyor: Biz hâlâ “emek” kavramını dar bir pencereden görüyoruz.
Bir maaş, bir politik vaat, bir sosyal destek… bunların hepsi geçici.
Ama emeğin itibarı kalıcı olmalı.
Belki bugün maaş bağlanmaz, belki de bağlanır ama asıl mesele şu:
Toplum olarak “çalışmayan” dediğimiz insanlara aslında “yaşamı taşıyan” insanlar gözüyle bakmayı öğrenebilecek miyiz?
---
Forum Sorusu:
Sizce ev hanımlarına maaş bağlanmalı mı?
Yoksa asıl çözüm, onların sistemin dışında değil, içinde yer almasını sağlamak mı?
Yorumlar serbest; çaylar, kahveler hazır. Çünkü belli ki bu konu daha çok konuşulacak.
“Yine mi maaş mevzusu?” diye homurdanan kocalar, kahve içip gözlerini kısarak haber başlıklarını okuyan anneler, ve tabii “Ay acaba başvuru linki nerede?” diye WhatsApp gruplarını karıştıran teyze tayfası… Evet, gündemimizde yine “çalışmayan ev hanımlarına maaş” konusu var. Kimine göre umut, kimine göre “aman yine seçim yaklaşıyor” sinyali. Ama gelin bu meseleyi biraz eğlenceli, biraz da gerçekçi bir forum havasında konuşalım. Çünkü hepimiz biliyoruz ki bu konuyu tartışırken sadece para değil, emek, adalet ve hatta mizah devreye giriyor.
---
1. Ev Hanımı Olmak: Mesai Bitmez, Mola Yok, Çay Soğur
Ev hanımı olmak “çalışmamak” değildir, bunu herkes bilir ama nedense kimse kabullenmek istemez. Sabah çocuk okula, eş işe, köpek dışarı, bulaşık makineye, çamaşır sepete... Liste sonsuz. Bir ev hanımı günde ortalama 12-14 saat çalışır ama maaşı yok, bordrosu yok, tatil hakkı yok. Oysa bir “çalışan” olarak tanımlansa, SGK priminden yıllık izin hakkına kadar her şey düzenlenebilirdi.
Bu noktada şu soruyu sormadan edemiyoruz: “Emeğin değeri neden fişle ölçülüyor da, görünmeyen iş yok sayılıyor?”
---
2. Erkekler Stratejik, Kadınlar Empatik – Ama Hayat Gerçekçi
Forumda biri “Hanım maaş alırsa bütçeyi ikiye böleriz, ben tasarruf planını yaparım” yazıyor; diğeri “O parayı görünce mutfağı komple yeniler, strateji falan kalmaz” diyor. İşte tam burada klasik yaklaşımlar devreye giriyor:
Erkek çözüm arıyor, kadın ilişki kuruyor.
Ama artık bu çizgiler de karıştı. Evde eşiyle birlikte yemek yapan, çocuğun ödevine yardım eden babalar da var; freelance çalışırken kocasıyla ortak bütçe tutan kadınlar da.
Bu maaş tartışması, aslında cinsiyet rollerinin değil, emeğin görünürlüğünün sınavı. Çünkü konu “kim ne kadar para alacak?” değil, “kim ne kadar değer görüyor?” sorusuna dayanıyor.
---
3. Maaş Mı, Sosyal Güvence Mi, Yoksa Psikolojik Destek Mi?
Ev hanımlarına maaş bağlanması fikri yeni değil. Zaman zaman gündeme geliyor, bazı ülkelerde (örneğin Kanada ve İtalya’da) ev içi emeği destekleyen yardımlar bile mevcut. Türkiye’de ise tartışma genellikle “devletin bütçesi” veya “çalışma tanımı” üzerinden dönüyor.
Ama çoğu ev hanımı için mesele para değil.
Birçoğu “Değer görmek istiyorum” diyor.
Bazıları ise “Evden sigorta ödeyebilsem yeter” diyor.
Yani mesele maaş değil, statü, güvence ve saygı.
Belki de çözüm, her ev hanımının sosyal sigorta sistemine dahil edilmesi, primlerinin devlet tarafından desteklenmesi. Bu hem psikolojik hem ekonomik olarak sürdürülebilir bir çözüm olurdu.
---
4. “Evde Oturuyorsun” Diyenlere Selam Olsun!
Forumlarda en çok tepki alan cümle: “Evde oturuyorsun, ne işin var yorulacak?”
Bir kullanıcı cevap vermiş:
> “Evde oturuyorum ama yerime başka biri otursun, ben maaşını ona veririm!”
> Bu yorum binlerce beğeni almış. Çünkü herkes biliyor ki “evde oturmak”, “hiçbir şey yapmamak” anlamına gelmiyor.
> Çocuk yetiştirmek, hasta bakmak, yemek yapmak, evin bütçesini çevirmek, duygusal dengeyi korumak… Bunların hepsi ücretsiz ama hayati işler.
> Eğer bu işlerin hepsine bir fiyat biçilebilseydi, ortalama bir ev hanımının yıllık geliri 400-500 bin TL’yi bulurdu.
> Yani aslında “çalışmayan” değil, “ücretsiz çalışan” bir kesimden bahsediyoruz.
---
5. Peki Maaş Gelirse Ne Olur?
İyimser senaryo: Kadınlar kendi ekonomik özgürlüklerini kazanır, ev içinde daha adil bir paylaşım başlar, tüketim değil üretim artar.
Kötümser senaryo: Bazı çevreler bu maaşı “sus payı” olarak görür, çalışma hayatına katılım azalır.
Ama belki de gerçek ortada bir yerde.
Çünkü bir forum kullanıcısının dediği gibi:
> “Bu para kimseyi zengin etmez ama kimseyi çaresiz de bırakmaz.”
> Önemli olan, bu maaşın kadınların hayatında bir nefes alanı açması.
> Yani kimseye “evde otur” dememeli; aksine “ne istersen onu yapabil” demeli.
---
6. Forum Sohbetinden Gerçek Hayata: Çaylar Demlensin, Konu Derinleşsin
Bir evde sabah kahvaltısında konuşulan bu mesele, aslında toplumun geleceğini belirliyor. Çünkü ekonomik bağımsızlık sadece cebinde para olması değil; karar verebilme özgürlüğü anlamına geliyor.
Ev hanımlarına maaş bağlanması, sadece bir sosyal politika değil, bir toplumsal farkındalık projesi olabilir.
Bir anne “Benim emeğim de değerliymiş” dediğinde, bir çocuk “Annem çalışmıyor değil, çok çalışıyor” diyebildiğinde toplum bir adım ileri gider.
---
7. Son Söz: Para Değil, Değer Üzerine Konuşalım
Ev hanımlarına maaş bağlanması tartışması aslında şu gerçeği gösteriyor: Biz hâlâ “emek” kavramını dar bir pencereden görüyoruz.
Bir maaş, bir politik vaat, bir sosyal destek… bunların hepsi geçici.
Ama emeğin itibarı kalıcı olmalı.
Belki bugün maaş bağlanmaz, belki de bağlanır ama asıl mesele şu:
Toplum olarak “çalışmayan” dediğimiz insanlara aslında “yaşamı taşıyan” insanlar gözüyle bakmayı öğrenebilecek miyiz?
---
Forum Sorusu:
Sizce ev hanımlarına maaş bağlanmalı mı?
Yoksa asıl çözüm, onların sistemin dışında değil, içinde yer almasını sağlamak mı?
Yorumlar serbest; çaylar, kahveler hazır. Çünkü belli ki bu konu daha çok konuşulacak.