Apple, 7 eylül akşamında yeni iPhone 14 ailesini tanıttı. Bu bağlamda iPhone 14 ve Plus modelinin yanında Pro modeller de karşımıza çıktı. pek kıymetli geliştirmelerle gelen bu aygıtlar, birinci başta bundan evvelki kuşaktan pek de ayırt edilemedi. Bunun niçini de genel olarak kasaların birbirine benziyor olması diyebiliriz.
esasen teknoloji dünyasının büsbütün ortasında olmayan, ötürüsıyla da çıkan her iPhone modelini takip etmeyen bireyler için iPhone 11 ve daha sonrası epeyce kolay karıştırılabilir durumda. Bu sebeple de her yıl yeni iPhone çıktığında “Apple aynı telefonu cilalamış vermiş” üzere kanılar ortaya çıkıyor. Bakalım hakikaten o denli miymiş.
iPhone 7’den ileriye yanlışsız gidelim:
iPhone 7’de Apple, altıncı modelde bulunan kulaklık girişini bırakmıştı. Bunun haricinde telefonun ölçüleri neredeyse iPhone 6 ile birebir olduğu için “E bu aynısı” denmişti. Lakin iPhone 6’nın kronik olan bükülme sorunu, bu modelin kuvvetli alüminyum kasasıyla ortadan kalkmıştı.
iPhone 6’daki tuş, pek de sağlam bir tecrübe sunmuyorken yedinci modelde bunu bir tuş olmaktan çok aygıta entegre hâle getirdiler. Bu sayede tuşun bozulması sorunu ortadan kalktı.
Asıl fark ise donanım tarafında ortaya çıktı. Zira iPhone 6’nın A8 işlemcisinin akabinde Apple, yedinci modelde A10 Fusion işlemcisine geçiş yaptı. Bunun yanında gelen RAM yükseltmeleri de aygıtı periyodun en süratli telefonlarından biri yaptı.
Gündelik kullanıcı için ne değişti?
üç boyutlu Touch özelliğiyle ekran, basma şiddetinizi anlayabilir hâle geldi ama bu iPhone 6S modelinde de vardı. Onun haricinde iPhone 6 ile aynı boyutta bir ekran bizleri karşılıyordu ama ekranın en yüksek parlaklık düzeyi artırılmıştı. Touch ID evvelki kuşakta de vardı ancak iPhone 7 ile her zamankinden hızlı hâle getirildi.
Kamera konusunda, bilhassa de ön tarafta iyileştirmeler yapıldı ancak maalesef genel olarak kimseyi olması gerektiği kadar tatmin etmedi. Bu farkı arayanların fazladan ödeme yaparak Plus modelini tercih etmesi gerekmişti. Batarya düzgünleştirilmiş olsa da Apple’ın kanayan yarası olmaya devam etti.
Peki iPhone 8’de ne oldu?
Tasarım konusunda iPhone 8 ve 8 Plus, evvelki jenerasyonla tıpkı boyutlarda geldi. Lakin burada alüminyum yerine cam bir kasa kullanıldı. Ses ve güç düğmelerinden Touch ID’ye kadar tasarım manasında pek de bir değişiklik görmedik. Ama hoparlörlerin son ses düzeyi artırıldı.
Ekran alanında ise gelişme olarak True Tone özelliğini gördük. Performans alanında Apple’ın yeni A11 Bionic işlemcisi kendini gösterdi ve performansı epeyce daha ileriye götürdü. Bu noktada iPhone 8 için 2, Plus modeli için 3GB RAM kullanıldı.
Kamera için konuşacak olursak kâğıt üzerinde pek de bir şey değişmedi ancak yeni işlemci yardımıyla imgelerin işlenmesi ve düşük ışık performansı üzere ayrıntılar uygunlaştırıldı.
Gündelik kullanıcı için ne değişti?
Kablosuz şarj imkânı iPhone 8 ile birlikte getirildi. Buna ek olarak bataryanın bitme mühleti birebir kaldı. Ayrıyeten hızlı şarj dayanağı kullanıcılarla buluştu ancak özet olarak daha süratli şarj edilebilen bataryaların birebir müddette bittiğini söyleyebiliriz.
Yeni işlemciyle birlikte hem telefonun genel performansı bir üst seviyeye çıktı birebir vakitte kamera ile daha yeterli manzaraların yakalanması sağlandı. Son olarak en düşük depolama seçeneği 64GB düzeyine çıkarıldı.
iPhone X ile birlikte en büyük tasarım değişikliğini gördük:
iPhone 8’e kadar varlığını sürdüren Home tuşu, iPhone X ile ortadan kaldırıldı. Bu sayede kapladığı büyük alan, ekran kısmına katıldı. Üst tarafta yer alan sensörler ve kamera ise, bir çentiğin içine sığdırıldı. Bu sayede iPhone 8’in 4,7 inç boyutundaki ekranı iPhone X’te 5,8 inç boyutuna geldi.
Ekranda bir de LCD yerine OLED panel kullanıldı. Çözünürlüğün de oldukça artırılması, ekranı kendi başına eşsiz kıldı. Kasada ise iPhone 8’de olduğu üzere alüminyum materyal ve artta cam bizleri karşıladı.
Çentiğin ortasındaki sensörler ve yeni işlemci yardımıyla Touch ID, yerini Face ID’ye bıraktı. Bu sayede 3 boyutlu yüz tanıma sistemi iPhone’a gelmiş oldu. Bu sensörler yardımıyla portre fotoğrafları düzey atladı.
Gündelik kullanıcı için ne değişti?
iPhone X, iPhone 8 ailesiyle beraberinde tanıtıldı lakin farklı devirlerde çıktı. O modelden farklı olarak kullanıcılara daha âlâ bir ekran ve kamera tecrübesi sundu. Bunun yanında hoparlörden gelen sesi de artırıldı ve batarya konusunda “akmasa da damlar” dedirten bir güncelleme yapılarak kullanım mühleti artırıldı. bir daha de iyiden uzaktı.
Fiyatı göz önüne alındığında yalnızca ekran için iPhone 8/8 Plus kullanıcılarının yükseltmek isteyeceği bir aygıt olmadı. Ancak kullanıcı tecrübesinde çıtayı üstlere taşıdığı ve çentik kullanmasında bir standart belirlediği su götürmez bir gerçek. (Her ne kadar iPhone X’dilk evvel çentik kullanan telefonlar görmüş olsak da Apple’ın bunu ekran alanından çıkarıp fonksiyonelliğe taşımasından bahsediyoruz.)
XR, XS ve XS modellerinde değişen neydi?
Bu üç modelin, temel iPhone X’den en değerli farkı, Apple’ın A11 işlemcisini değil, A12 işlemcisini kullanıyor olmalarıydı. XR modelinde alüminyum ve cam gereçler kullanılırken XS ve XS Max üzerinde paslanmaz çelik ve cam kullanılıyordu. XS Max modelinde 6,5 inç OLED bir ekran kullanılırken XS’de 5,8 inçlik bir daha OLED bir ekran yer aldı. XR ise 6,1 inçlik LCD bir panelle geldi.
Ek olarak öteki iki modelin tersine iPhone XR, tek kamera tertibi kullanıyordu.
iPhone 11’e geçmedilk evvel bir şeyin farkına varalım:
Şimdiye kadar iPhone 7’den bu yana; True Tone, Face ID, daha geniş ve kaliteli ekran tecrübesi, gelişmiş kamera, OLED panel, kablosuz şarj, uzamış batarya ömrü ve daha biroldukca avantaj elde ettik. Apple’ın bunları bir anda sunmaması, daima birebir telefonu cilalayıp bize verdiğini değil, damlaya damlaya göl olur mantığıyla ilerlediğini gösteriyor. Sona hakikat geldikçe de bu gölün ne derece büyüdüğünü nazaranceksiniz.
iPhone 11 ile ne değişti?
A11 Bionic işlemciden A13 Bionic işlemciye geçildi. Ekranda ise OLED panel yerine LCD “Liquid Retina” isimli panel kullanıldı. Bir OLED kadar uygun olmasa da bu panel LCD’nin hudutlarını zorluyordu. Kenarlara geçtiğimizde ise paslanmaz çelik yerine alüminyum malzeme gördük.
Kamera konusunda iPhone X, objelere kalite kaybı olmadan yakınlaşmayı hedeflerken iPhone 11, daha geniş açılara odaklanıyordu. Bu da olağan olarak kullanıcıya bakılırsa yeterli ya da makus olacak bir şey. iPhone 11’in hanesine kamera konusunda artı olarak yazabileceğimiz öteki şey ise gece modu olacak.
Gündelik kullanıcı için ne değişti?
Gündelik kullanımda bir şeyin fark ettiğini söylemek sıkıntı. Bilhassa de XR modelinden 11’e geçenler; A12 yerine A13 işlemci, çift kamera ve gece modu üzere özelliklere eğer olmazsa olmaz demedikleri sürece pek de sürprizle karşılaşmayacaklar. Wi-Fi 6 üzere geleceğe yönelik özellikler kullanıcı için değerliyse başka alışılmış.
Pro modellerde alüminyum yerine paslanmaz çelik var. İkili kamera yerine de üçlü kamera sistemi kullanılıyor. Bunlardan ikisi, yani az evvel bahsetmiş olduğumiz geniş açı lensleri üç modelde de (11, 11 Pro, 11 Pro Max) birebir. Pro modellerinde ek olarak gelen lens ise telefoto. Bu da iPhone X’den 11’e geçerken kaybedilen ‘kalite kaybı olmadan yakınlaştırma’ imkânını geri getiriyor. Ekran konusunda OLED panel, pro modellerinde var.
Batarya konusunda her modelde düzgünleştirme yapılmış olsa da elle tutulur batarya performansını günlük kullanıcı için en âlâ olarak Pro Max modeli veriyor. Önümüzdeki iPhone modellerinde de bunu bu biçimde gördük.
Gelelim iPhone 12’ye:
Baktığınızda iPhone 12’yi 11’den farklı kılan birinci ayrıntı, yuvarlatılmış kenarlardan fazla daha keskin, köşeli tasarımı oluyor. Bunun yanında ekran kısmına geçtiğimizde iPhone 11’in LCD panelinin kenara bırakıldığını, bunun yerine yine OLED panel kullanıldığını görüyoruz. Art tarafta ise yeni MagSafe mamüllerini destekleyen kasa bizleri karşılıyor. Kullanıcılar artık MagSafe powerbank yahut kartlık üzere eserleri telefonlarının ardında rahatça taşıyabilir hâle geldi.
Kamera tarafında yapılan geliştirme, iPhone 11’in tersine iPhone 12’nin geniş açı ve selfie kameralarında gece modunun kullanmasını mümkün kıldı. Bunun yanında HDR modu da uygulamada yerini aldı. Pro modellerde ise ek olarak telefoto lensini gördük.
Batarya konusunda da her zamanki üzere bundan evvelki kuşağın üzerine geliştirmeler yapıldı ve birkaç saat kullanım ömrü eklendi. İşlemci konusunda ise A13’ten A14’e geçildi.
Gündelik kullanıcı için ne değişti?
Kamera konusunda gelişme yapılmış olsa da bu, sadece profesyonel olarak kamerayla ilgilenenlerin fark edebileceği bir fark diyebiliriz. Zira iPhone 11’in kamerası makus değildi. Bunun yanında MagSafe eserleri hoş olsa da hem meblağları tıpkı vakitte ne kadar ihtiyaç duyulduğu konusu sebebiyle birçok kullanıcı için havada kalıyor.
Hız konusunda da iPhone 11 berbat değil ve gündelik bir kullanıcı iki telefonun içindeki sürat farkını görmeyebilir. Ama iPhone 12’deki A14 Bionic işlemci, telefonu daha uzun müddet canlı tutacaktır. Ortadaki fiyat farkına ve üstteki özelliklere bakarak kullanıcılar hangi özelliklerin eğer olmazsa olmaz olduğuna karar verebilir. Birçok eğer olmazsa olur diyebiliyorsanız iPhone 11, size 12’nin yokluğunu hissettirmeyecektir.
Mini modellerinde ekran haricinde (ve muhtemelen batarya) pek bir fark bulunmuyorken Pro modellerinde materyalin alüminyumdan paslanmaz çeliğe taşındığını görüyoruz. Pro Max’te ise saydığımız tüm kamera özellikleri seviye atlıyor. Bunlar kulağa çok büyülü gelse de kamerayla epeyce ilgilenmiyorsanız, yalnızca toplumsal medya için kullanıyorsanız iPhone 11 size yetecektir. Ama unutmayalım, bunların hepsi göle birer damla.
iPhone 13’te neler oldu pekala?
“Kamerayı alt alta değil de çapraza koyduk, alın size yeni telefon” mu diyor Apple? Hayır, iPhone 13, 12’nci modelin üzerine tasarım anlamında pek bir şey koymamış olabilir. Çünkü dışarıdan bakıldığında daha küçük bir çentik ve çapraz kamera sistemi haricinde pek de bir fark görünmüyor. Hatta Apple’ın kurucu ortağı olan Steve Wozniak bile iPhone 13 ile 12 içindeki farkı anlamadığını söylemişti.
Fakat kamera, ekran ve donanım özelliklerine baktığımızda asıl geliştirmeleri nazaranbiliyoruz. Ekranla başlamak gerekirse, artık fazlaca daha parlak ve net bir ekran bizleri karşılıyor. Pro modellere geçtiğinizde bu modellerin ekran tazeleme suratı 120Hz’e kadar çıkabiliyor.
İşlemci konusunda yeni A15 Bionic getirildi. Kameraya baktığımızda ise ışığı fazlaca daha yeterli yakalayarak daha parlak ve net fotoğraflar çekilmesini sağlayan geliştirme yapıldı. Görüntü kısmında ise iki kıymetli güncelleme var. Bunlardan birincisi, Dolby Vision HDR çekimlerinde FPS’in 60’a çıkarılması, başkasıysa iPhone 13 ailesiyle tanıştığımız Sinematik mod.
Son olarak batarya konusunda, bilhassa de iPhone 13 Pro Max’in çığır açtığını söyleyelim.
Gündelik kullanıcı için ne değişti?
iPhone 12 kullanıcıları kamerayı, bilhassa de video tarafını sık kullanmıyorsa anlattığımız görüntü geliştirmeleri pek de bir şey söz etmiyor. Zira o aygıtlar da A14 işlemciyle çok uygun manzaralar sürece kapasitesine sahip. Bunun yanında A14 ve A15’in gündelik kullanımda hissettirdiği pek bir fark yok.
120Hz ile 10Hz içinde değişen ekran tazeleme suratı, bataryanın ömrüne kayda kıymet katkı sağlayacaktır ama dediğimiz üzere gündelik bir kullanıcının ortadaki farkı anlaması güç. Sonuç olarak iPhone 13, 12’den her istikametiyle daha iyi bir aygıt ve bu sebeple de daha uzun ömürlü olacaktır. Ama telefonu toplumsal medya, iletileşme ve internette gezinme hedefleriyle kullanacak biri için fark hissettirmeyecektir.
Gelelim tahtın yeni sahibi iPhone 14’e:
iPhone 14 ailesiyle bir arada birfazlaca dikkate bedel yenilik karşımıza çıktı. Bunların birincisi evvelkine kıyasla geliştirilmiş olan ama birebir isimle karşımıza çıkacak A15 işlemci. Buna ek olarak evvelki jenerasyondaki 4GB RAM yerine bu sefer 6GB RAM kullanıldığını görüyoruz. Boyut ve tasarım olarak ise iPhone 14, ufak farklar haricinde iPhone 13 ile birebir. Hatta Steve Jobs’ın kızı da bu benzerlikle dalga geçti.
Pro modellerde A16 Bionic işlemcisini görüyoruz. Ek olarak bu modellerde Dynamic Island isimli, çentiğin fonksiyonelliğini artıran bir özellik bulunuyor. Kabaca bildirimlere nazaran çentiği biçimden hale sokuyor diyelim. Bunun akabinde şükür dedirten Always-on-Display özelliği de sadece Pro modellerde bulunuyor. Pro kamera sistemi, 48MP ana kameraya yer verirken bunun yanında ultra geniş ve telefoto lensleri bulunuyor.
Gündelik kullanıcı için ne değişti?
Güvenlik alanında güncellemeler yapıldı demek isterdik. Lakin uydudan yardım çağırmanızı sağlayan hayat kurtarıcı özellik hem fiyatlı birebir vakitte sadece ABD ve Kanada’da kullanılıyor. Kamera alanındaki gelişmeler aslında dikkate bedel, ama iPhone 13’ün gündelik kullanıcısı için devrimsel değil. Görüntü tarafında sarsılmaları önleyen Action Mode işime fayda diyorsanız farklı.
A15, A16’nın yokluğunu gündelik kullanımda hissettirmeyecektir. Uzun yıllar güncelleme almaya devam edeceği için de A16’nın gerisinde kalmayacaktır. Bir de iPhone 14’ün kazaları tespit edebilmesini sağlayan bir özelliği var. Ama ne olur ne olmaz bu bana lazım olur diyorsanız 8.seri Apple Watch da birebir özelliği sunuyor.
Özellikle de sıfırdan iPhone 14 almak isteyenler için biz 30.999TL üzere bir fiyatın kelam konusu aygıta değeceğini düşünmüyoruz. iPhone’un gelişmiş kamerasıyla sinemalar yapıyor ve bunu işinize yatırım olarak görüyorsanız almak mantıklı olacaktır alışılmış lakin bu yazıyı gündelik kullanıcılar için hazırladığımızı belirtelim. Siz de niyetlerinizi yorum kısmında paylaşabilirsiniz.
iPhone 14, bu fiyata alınır mı?
iPhone 14 ve 14 Plus modelinin özellikleri ve fiyatı:
iPhone 14 Pro ve 14 Pro Max modelinin özellikleri ve fiyatı:
esasen teknoloji dünyasının büsbütün ortasında olmayan, ötürüsıyla da çıkan her iPhone modelini takip etmeyen bireyler için iPhone 11 ve daha sonrası epeyce kolay karıştırılabilir durumda. Bu sebeple de her yıl yeni iPhone çıktığında “Apple aynı telefonu cilalamış vermiş” üzere kanılar ortaya çıkıyor. Bakalım hakikaten o denli miymiş.
iPhone 7’den ileriye yanlışsız gidelim:
iPhone 7’de Apple, altıncı modelde bulunan kulaklık girişini bırakmıştı. Bunun haricinde telefonun ölçüleri neredeyse iPhone 6 ile birebir olduğu için “E bu aynısı” denmişti. Lakin iPhone 6’nın kronik olan bükülme sorunu, bu modelin kuvvetli alüminyum kasasıyla ortadan kalkmıştı.
iPhone 6’daki tuş, pek de sağlam bir tecrübe sunmuyorken yedinci modelde bunu bir tuş olmaktan çok aygıta entegre hâle getirdiler. Bu sayede tuşun bozulması sorunu ortadan kalktı.
Asıl fark ise donanım tarafında ortaya çıktı. Zira iPhone 6’nın A8 işlemcisinin akabinde Apple, yedinci modelde A10 Fusion işlemcisine geçiş yaptı. Bunun yanında gelen RAM yükseltmeleri de aygıtı periyodun en süratli telefonlarından biri yaptı.
Gündelik kullanıcı için ne değişti?
üç boyutlu Touch özelliğiyle ekran, basma şiddetinizi anlayabilir hâle geldi ama bu iPhone 6S modelinde de vardı. Onun haricinde iPhone 6 ile aynı boyutta bir ekran bizleri karşılıyordu ama ekranın en yüksek parlaklık düzeyi artırılmıştı. Touch ID evvelki kuşakta de vardı ancak iPhone 7 ile her zamankinden hızlı hâle getirildi.
Kamera konusunda, bilhassa de ön tarafta iyileştirmeler yapıldı ancak maalesef genel olarak kimseyi olması gerektiği kadar tatmin etmedi. Bu farkı arayanların fazladan ödeme yaparak Plus modelini tercih etmesi gerekmişti. Batarya düzgünleştirilmiş olsa da Apple’ın kanayan yarası olmaya devam etti.
Peki iPhone 8’de ne oldu?
Tasarım konusunda iPhone 8 ve 8 Plus, evvelki jenerasyonla tıpkı boyutlarda geldi. Lakin burada alüminyum yerine cam bir kasa kullanıldı. Ses ve güç düğmelerinden Touch ID’ye kadar tasarım manasında pek de bir değişiklik görmedik. Ama hoparlörlerin son ses düzeyi artırıldı.
Ekran alanında ise gelişme olarak True Tone özelliğini gördük. Performans alanında Apple’ın yeni A11 Bionic işlemcisi kendini gösterdi ve performansı epeyce daha ileriye götürdü. Bu noktada iPhone 8 için 2, Plus modeli için 3GB RAM kullanıldı.
Kamera için konuşacak olursak kâğıt üzerinde pek de bir şey değişmedi ancak yeni işlemci yardımıyla imgelerin işlenmesi ve düşük ışık performansı üzere ayrıntılar uygunlaştırıldı.
Gündelik kullanıcı için ne değişti?
Kablosuz şarj imkânı iPhone 8 ile birlikte getirildi. Buna ek olarak bataryanın bitme mühleti birebir kaldı. Ayrıyeten hızlı şarj dayanağı kullanıcılarla buluştu ancak özet olarak daha süratli şarj edilebilen bataryaların birebir müddette bittiğini söyleyebiliriz.
Yeni işlemciyle birlikte hem telefonun genel performansı bir üst seviyeye çıktı birebir vakitte kamera ile daha yeterli manzaraların yakalanması sağlandı. Son olarak en düşük depolama seçeneği 64GB düzeyine çıkarıldı.
iPhone X ile birlikte en büyük tasarım değişikliğini gördük:
iPhone 8’e kadar varlığını sürdüren Home tuşu, iPhone X ile ortadan kaldırıldı. Bu sayede kapladığı büyük alan, ekran kısmına katıldı. Üst tarafta yer alan sensörler ve kamera ise, bir çentiğin içine sığdırıldı. Bu sayede iPhone 8’in 4,7 inç boyutundaki ekranı iPhone X’te 5,8 inç boyutuna geldi.
Ekranda bir de LCD yerine OLED panel kullanıldı. Çözünürlüğün de oldukça artırılması, ekranı kendi başına eşsiz kıldı. Kasada ise iPhone 8’de olduğu üzere alüminyum materyal ve artta cam bizleri karşıladı.
Çentiğin ortasındaki sensörler ve yeni işlemci yardımıyla Touch ID, yerini Face ID’ye bıraktı. Bu sayede 3 boyutlu yüz tanıma sistemi iPhone’a gelmiş oldu. Bu sensörler yardımıyla portre fotoğrafları düzey atladı.
Gündelik kullanıcı için ne değişti?
iPhone X, iPhone 8 ailesiyle beraberinde tanıtıldı lakin farklı devirlerde çıktı. O modelden farklı olarak kullanıcılara daha âlâ bir ekran ve kamera tecrübesi sundu. Bunun yanında hoparlörden gelen sesi de artırıldı ve batarya konusunda “akmasa da damlar” dedirten bir güncelleme yapılarak kullanım mühleti artırıldı. bir daha de iyiden uzaktı.
Fiyatı göz önüne alındığında yalnızca ekran için iPhone 8/8 Plus kullanıcılarının yükseltmek isteyeceği bir aygıt olmadı. Ancak kullanıcı tecrübesinde çıtayı üstlere taşıdığı ve çentik kullanmasında bir standart belirlediği su götürmez bir gerçek. (Her ne kadar iPhone X’dilk evvel çentik kullanan telefonlar görmüş olsak da Apple’ın bunu ekran alanından çıkarıp fonksiyonelliğe taşımasından bahsediyoruz.)
XR, XS ve XS modellerinde değişen neydi?
Bu üç modelin, temel iPhone X’den en değerli farkı, Apple’ın A11 işlemcisini değil, A12 işlemcisini kullanıyor olmalarıydı. XR modelinde alüminyum ve cam gereçler kullanılırken XS ve XS Max üzerinde paslanmaz çelik ve cam kullanılıyordu. XS Max modelinde 6,5 inç OLED bir ekran kullanılırken XS’de 5,8 inçlik bir daha OLED bir ekran yer aldı. XR ise 6,1 inçlik LCD bir panelle geldi.
Ek olarak öteki iki modelin tersine iPhone XR, tek kamera tertibi kullanıyordu.
iPhone 11’e geçmedilk evvel bir şeyin farkına varalım:
Şimdiye kadar iPhone 7’den bu yana; True Tone, Face ID, daha geniş ve kaliteli ekran tecrübesi, gelişmiş kamera, OLED panel, kablosuz şarj, uzamış batarya ömrü ve daha biroldukca avantaj elde ettik. Apple’ın bunları bir anda sunmaması, daima birebir telefonu cilalayıp bize verdiğini değil, damlaya damlaya göl olur mantığıyla ilerlediğini gösteriyor. Sona hakikat geldikçe de bu gölün ne derece büyüdüğünü nazaranceksiniz.
iPhone 11 ile ne değişti?
A11 Bionic işlemciden A13 Bionic işlemciye geçildi. Ekranda ise OLED panel yerine LCD “Liquid Retina” isimli panel kullanıldı. Bir OLED kadar uygun olmasa da bu panel LCD’nin hudutlarını zorluyordu. Kenarlara geçtiğimizde ise paslanmaz çelik yerine alüminyum malzeme gördük.
Kamera konusunda iPhone X, objelere kalite kaybı olmadan yakınlaşmayı hedeflerken iPhone 11, daha geniş açılara odaklanıyordu. Bu da olağan olarak kullanıcıya bakılırsa yeterli ya da makus olacak bir şey. iPhone 11’in hanesine kamera konusunda artı olarak yazabileceğimiz öteki şey ise gece modu olacak.
Gündelik kullanıcı için ne değişti?
Gündelik kullanımda bir şeyin fark ettiğini söylemek sıkıntı. Bilhassa de XR modelinden 11’e geçenler; A12 yerine A13 işlemci, çift kamera ve gece modu üzere özelliklere eğer olmazsa olmaz demedikleri sürece pek de sürprizle karşılaşmayacaklar. Wi-Fi 6 üzere geleceğe yönelik özellikler kullanıcı için değerliyse başka alışılmış.
Pro modellerde alüminyum yerine paslanmaz çelik var. İkili kamera yerine de üçlü kamera sistemi kullanılıyor. Bunlardan ikisi, yani az evvel bahsetmiş olduğumiz geniş açı lensleri üç modelde de (11, 11 Pro, 11 Pro Max) birebir. Pro modellerinde ek olarak gelen lens ise telefoto. Bu da iPhone X’den 11’e geçerken kaybedilen ‘kalite kaybı olmadan yakınlaştırma’ imkânını geri getiriyor. Ekran konusunda OLED panel, pro modellerinde var.
Batarya konusunda her modelde düzgünleştirme yapılmış olsa da elle tutulur batarya performansını günlük kullanıcı için en âlâ olarak Pro Max modeli veriyor. Önümüzdeki iPhone modellerinde de bunu bu biçimde gördük.
Gelelim iPhone 12’ye:
Baktığınızda iPhone 12’yi 11’den farklı kılan birinci ayrıntı, yuvarlatılmış kenarlardan fazla daha keskin, köşeli tasarımı oluyor. Bunun yanında ekran kısmına geçtiğimizde iPhone 11’in LCD panelinin kenara bırakıldığını, bunun yerine yine OLED panel kullanıldığını görüyoruz. Art tarafta ise yeni MagSafe mamüllerini destekleyen kasa bizleri karşılıyor. Kullanıcılar artık MagSafe powerbank yahut kartlık üzere eserleri telefonlarının ardında rahatça taşıyabilir hâle geldi.
Kamera tarafında yapılan geliştirme, iPhone 11’in tersine iPhone 12’nin geniş açı ve selfie kameralarında gece modunun kullanmasını mümkün kıldı. Bunun yanında HDR modu da uygulamada yerini aldı. Pro modellerde ise ek olarak telefoto lensini gördük.
Batarya konusunda da her zamanki üzere bundan evvelki kuşağın üzerine geliştirmeler yapıldı ve birkaç saat kullanım ömrü eklendi. İşlemci konusunda ise A13’ten A14’e geçildi.
Gündelik kullanıcı için ne değişti?
Kamera konusunda gelişme yapılmış olsa da bu, sadece profesyonel olarak kamerayla ilgilenenlerin fark edebileceği bir fark diyebiliriz. Zira iPhone 11’in kamerası makus değildi. Bunun yanında MagSafe eserleri hoş olsa da hem meblağları tıpkı vakitte ne kadar ihtiyaç duyulduğu konusu sebebiyle birçok kullanıcı için havada kalıyor.
Hız konusunda da iPhone 11 berbat değil ve gündelik bir kullanıcı iki telefonun içindeki sürat farkını görmeyebilir. Ama iPhone 12’deki A14 Bionic işlemci, telefonu daha uzun müddet canlı tutacaktır. Ortadaki fiyat farkına ve üstteki özelliklere bakarak kullanıcılar hangi özelliklerin eğer olmazsa olmaz olduğuna karar verebilir. Birçok eğer olmazsa olur diyebiliyorsanız iPhone 11, size 12’nin yokluğunu hissettirmeyecektir.
Mini modellerinde ekran haricinde (ve muhtemelen batarya) pek bir fark bulunmuyorken Pro modellerinde materyalin alüminyumdan paslanmaz çeliğe taşındığını görüyoruz. Pro Max’te ise saydığımız tüm kamera özellikleri seviye atlıyor. Bunlar kulağa çok büyülü gelse de kamerayla epeyce ilgilenmiyorsanız, yalnızca toplumsal medya için kullanıyorsanız iPhone 11 size yetecektir. Ama unutmayalım, bunların hepsi göle birer damla.
iPhone 13’te neler oldu pekala?
“Kamerayı alt alta değil de çapraza koyduk, alın size yeni telefon” mu diyor Apple? Hayır, iPhone 13, 12’nci modelin üzerine tasarım anlamında pek bir şey koymamış olabilir. Çünkü dışarıdan bakıldığında daha küçük bir çentik ve çapraz kamera sistemi haricinde pek de bir fark görünmüyor. Hatta Apple’ın kurucu ortağı olan Steve Wozniak bile iPhone 13 ile 12 içindeki farkı anlamadığını söylemişti.
Fakat kamera, ekran ve donanım özelliklerine baktığımızda asıl geliştirmeleri nazaranbiliyoruz. Ekranla başlamak gerekirse, artık fazlaca daha parlak ve net bir ekran bizleri karşılıyor. Pro modellere geçtiğinizde bu modellerin ekran tazeleme suratı 120Hz’e kadar çıkabiliyor.
İşlemci konusunda yeni A15 Bionic getirildi. Kameraya baktığımızda ise ışığı fazlaca daha yeterli yakalayarak daha parlak ve net fotoğraflar çekilmesini sağlayan geliştirme yapıldı. Görüntü kısmında ise iki kıymetli güncelleme var. Bunlardan birincisi, Dolby Vision HDR çekimlerinde FPS’in 60’a çıkarılması, başkasıysa iPhone 13 ailesiyle tanıştığımız Sinematik mod.
Son olarak batarya konusunda, bilhassa de iPhone 13 Pro Max’in çığır açtığını söyleyelim.
Gündelik kullanıcı için ne değişti?
iPhone 12 kullanıcıları kamerayı, bilhassa de video tarafını sık kullanmıyorsa anlattığımız görüntü geliştirmeleri pek de bir şey söz etmiyor. Zira o aygıtlar da A14 işlemciyle çok uygun manzaralar sürece kapasitesine sahip. Bunun yanında A14 ve A15’in gündelik kullanımda hissettirdiği pek bir fark yok.
120Hz ile 10Hz içinde değişen ekran tazeleme suratı, bataryanın ömrüne kayda kıymet katkı sağlayacaktır ama dediğimiz üzere gündelik bir kullanıcının ortadaki farkı anlaması güç. Sonuç olarak iPhone 13, 12’den her istikametiyle daha iyi bir aygıt ve bu sebeple de daha uzun ömürlü olacaktır. Ama telefonu toplumsal medya, iletileşme ve internette gezinme hedefleriyle kullanacak biri için fark hissettirmeyecektir.
Gelelim tahtın yeni sahibi iPhone 14’e:
iPhone 14 ailesiyle bir arada birfazlaca dikkate bedel yenilik karşımıza çıktı. Bunların birincisi evvelkine kıyasla geliştirilmiş olan ama birebir isimle karşımıza çıkacak A15 işlemci. Buna ek olarak evvelki jenerasyondaki 4GB RAM yerine bu sefer 6GB RAM kullanıldığını görüyoruz. Boyut ve tasarım olarak ise iPhone 14, ufak farklar haricinde iPhone 13 ile birebir. Hatta Steve Jobs’ın kızı da bu benzerlikle dalga geçti.
Pro modellerde A16 Bionic işlemcisini görüyoruz. Ek olarak bu modellerde Dynamic Island isimli, çentiğin fonksiyonelliğini artıran bir özellik bulunuyor. Kabaca bildirimlere nazaran çentiği biçimden hale sokuyor diyelim. Bunun akabinde şükür dedirten Always-on-Display özelliği de sadece Pro modellerde bulunuyor. Pro kamera sistemi, 48MP ana kameraya yer verirken bunun yanında ultra geniş ve telefoto lensleri bulunuyor.
Gündelik kullanıcı için ne değişti?
Güvenlik alanında güncellemeler yapıldı demek isterdik. Lakin uydudan yardım çağırmanızı sağlayan hayat kurtarıcı özellik hem fiyatlı birebir vakitte sadece ABD ve Kanada’da kullanılıyor. Kamera alanındaki gelişmeler aslında dikkate bedel, ama iPhone 13’ün gündelik kullanıcısı için devrimsel değil. Görüntü tarafında sarsılmaları önleyen Action Mode işime fayda diyorsanız farklı.
A15, A16’nın yokluğunu gündelik kullanımda hissettirmeyecektir. Uzun yıllar güncelleme almaya devam edeceği için de A16’nın gerisinde kalmayacaktır. Bir de iPhone 14’ün kazaları tespit edebilmesini sağlayan bir özelliği var. Ama ne olur ne olmaz bu bana lazım olur diyorsanız 8.seri Apple Watch da birebir özelliği sunuyor.
Özellikle de sıfırdan iPhone 14 almak isteyenler için biz 30.999TL üzere bir fiyatın kelam konusu aygıta değeceğini düşünmüyoruz. iPhone’un gelişmiş kamerasıyla sinemalar yapıyor ve bunu işinize yatırım olarak görüyorsanız almak mantıklı olacaktır alışılmış lakin bu yazıyı gündelik kullanıcılar için hazırladığımızı belirtelim. Siz de niyetlerinizi yorum kısmında paylaşabilirsiniz.
iPhone 14, bu fiyata alınır mı?
iPhone 14 ve 14 Plus modelinin özellikleri ve fiyatı:
iPhone 14 Pro ve 14 Pro Max modelinin özellikleri ve fiyatı: